30 Mart 2010 Salı

Kozmetik blogları

Öncelikle citykozmetik.com 'dan çok çok çok özür diliyorum. Benim blogculuğumda bu kadar işte. Sema beni mimleyeli epey olmuştu ama benim akıl beş karış havada; unutmuşum. Sema’nın niye sesi soluğu çıkmıyor diye blogunu gezerken birden ne göreyim “eyvahh dedim ben mimlenmiştim”. Hatta bunu yüksek seslendirince annem bir an korktu “ne olmuştun ne olmuştun??” diye. Bir de mimlenmenin ne olduğunu anneme anlatma kısmı var ki neyse... Mimlenmiş mimlenmiş dolanıyormuşum meğer... Geç de olsa hemen cevap vermek için herkes uykudayken mutfağın bir köşesinde kendime yer buldum; biraz daha geciktirirsem uyku tutmayacak çünkü üzüntümden. Sema'cım ne olur affet!!!

Kendim hakkında 7 ilginç şey;

1. İlkokuldan itibaren öğrencilik hayatımın her bir dönemi başka bir şehirde başladı ve bitti.
2. Eskişehir’e üniversiteden en yakın arkadaşımı ziyaret için (bir haftalığına) geldim; bir daha dönemedim.
3. Her gün istifa etme düşüncesiyle işe giderken; eşimle işyerimde tanıştım ve istifa edemedim.
4. Simyacı kitabını okuduğum günlerde iş arıyordum ve halihazırdaki işimden de memnun değildim. İş başvurusuna gittiğim şirketlerin hepsi şehir dışında olmasına rağmen sevdiğim işi çalıştığım binanın 100 metre ilerisinde buldum.
5. Evlenirken klasik seramonilerin (kız isteme, nişan, söz vs.) hiçbirini yaşamadım. Bu kararımdan pişman olmadım.
6. Çocukluğumdan beri hala bonfilenin yanında çay içerim.
7. Ve bunu pazar kahvaltılarında da yaparım.


Mim dalgası hala devam ediyor mu??? Yeni bir dalga gelir mi? Bilmiyorum ama takip edebildiğim kadarıyla mimlenmeyen de kalmadı. Ben yine de mimleyerek merakımı gidermek istiyorum ve diyorum ki;

hayatiminenguzelyili (İngilizce yazdığını okumuştum ama Türkçesi yok :)
mutfaktazen
uzagagidenkadin
kalem aklın dilidir
kizilpembeler kozmetik
asortikkrep'in bloğu

2 tane de dip not düşüyorum:

1. Diğer blog arkadaşlarımın mimlerini okuduğum için yazmadım.
2. Mimlediğim bloglar ise kendilerini lütfen mecbur hissetmesinler.

Şimdi iyi geceler...

29 Mart 2010 Pazartesi

Hoşçakal deniz kum

seneye görüşürüz.arkadaşkalar deniz kum çakıl

28 Mart 2010 Pazar

Sandalye sehpa modelleri







Ne kadar işlevseldir tartışılır belki ama sizce de çok şirin değiller mi? Ben özellikle düğme sehpayı çok sevdim keşke imkan olsa da alabilsem diye düşündüm.

26 Mart 2010 Cuma

Oyun parkları

oyun oynayarak büyüyorlar, besleniyorlar, gelişiyorlar, zekileşiyorlar. Her çocuğun oyun oynamaya ihtiyacı var. Bu ihtiyacını karşılayamayan çocuk enerjisini boşaltamıyor, ruhunu dinlendiremiyor, hayal dünyası zenginleşmiyor, yaratıcılıkları gelişmiyor.


Peki bizim çocuklarımızın yaratıcılıkları nasıl gelişecek? Oyun parkı sandığı şeylerle mi? Kendi çocukluğumu düşünüyorum; evet hiçbir şey yoktu ama Allahtan oyun parkımız (!) da yoktu. Koskocaman "boş arsa" larımız vardı ve henüz mütahitler bolca ortalıklarda dolaşmıyorlardı. Deli gibi koşturduk, ipler atladık, yakartop, istop oynadık, çamurdan sandalyeler, masalar yaptık...


Şimdi bu oyunlar kalmadı. Boş arsaların hepsi doldu; kaldırımlar renk renk arabalandı. Çocuk olmak da zorlaştı. Bilgisayara, TV'na, dörtduvara, alışveriş merkezlerindeki tozlu top havuzlarına mahkum kaldı.

Bir pazar günü durup dururken sanırım canım oyun oynamak istedi. Bu fotoğrafları aldığım siteyi görünce hem çocuklaştım hem de o çocukları kıskandım. Neden? Neden benim çocuklarım da bu oyunlardan oynayamıyor diye epey bir söylendim; sonra rahatladım.



Çok mu zor? Bu kadar mı imkansız altı üstü beş altı lastiği salıncağa çevirmek; odunlardan trenler, kulubeler yapmak;

bir sal yapıp suya salıvermek; çok mu zor? Bir yandan ayaklarını suya sokup öte yandan küçük elleriyle tuttuğu kürekle karşıya geçmeye çalışan bir azmi kim durdurabilir? Bu mutluluk hangi parayla satın alınabilir?

24 Mart 2010 Çarşamba

Uçan halı

Ne acayippp değil mi? Ama çok da güzel.

Bence tabi...

23 Mart 2010 Salı

Cunda'dan tatil dönüşü Elif'in hediyesi

Zara Home
Eş durumundan Ordulu olunca evde eksik olmayan "finduk" sepeti

oyuncak sepeti

Cunda'dan tatil dönüşü Elif'in hediyesi

Gazeteleri koyduğum sepetle bir ara gözgöze gelince aklıma
"sepet dosyası" yapma fikri geldi;
hemen harekete geçtim. Ve böyle bir manzara ortaya çıktı.

19 Mart 2010 Cuma

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


29-10-19-23-86 +
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun

17 Mart 2010 Çarşamba

Dönmedolap ayakkabılık










Tasarım denen şeyin sonu yok; yaratıcı düşüncenin sınırı yok.
İşte ispatı; harika bir tasarım. Yer kaplamıyor; fonksiyonel, şirin. Türkiye'ye geldiğinde eminim çok satar. Sitedeki videoları izlerseniz ürünün ne kadar işlevsel olduğunu anlayacaksınız.
Ben çok beğendim.

10 Mart 2010 Çarşamba

kız arkadaş

şu aralar koltuk, perde, masa muhabbeti yapmak içimden hiç gelmiyor;
blog dünyamda biraz kafama göre takılma modundayım.
(izninizle 10 dk. ara)
birlikte çocuk olmak ne güzeldi.

birlikte genç kız olmak ne eğlenceliydi.

Çocukluk ve gençkızlık dönemlerimiz çoook gerilerde kaldı ama hala kız kıza ya da kadın kadına birlikte geçirilen zamanlar en güzel zamanlardır. Birlikte gidilen konserler, haftaiçi iş çıkışında buluşmalar; bira eşliğinde yapılan muhabbetler, fısır fısır dedikodular, alışverişler; birlikte yenen yemekler, izlenen filmler... Ne güzeldir.
Sizce?

5 Mart 2010 Cuma

Koltuk kumaş değiştirme

"koltuk alırken mutlaka üzerine oturun. Koltuk denemek ayakkabı denemek gibidir" diyor. Zaten biz de öyle yapıyoruz; mobilyacılarda dolaşırken beğendiğimiz koltukların üzerine "pat" diye kendimizi atıyoruz. Seneler önce Ankara Siteler'den koltuk takımı ararken ne hikmetse tutturmuştum o yıllar ille de koltuklar sarı olacak diye. Siteler kazan biz kepçe dolaş dolaş en sonunda bulmuştuk ama biz de bitmiştik yürümekten. Ve o sarı koltukları biz yıllarca hem oturma odası hem misafir salonu olarak kullandığımız odada tepe tepe kullandık. Helal olsun satıcı gerçekten dürüstmüş. Geçen sene buraya taşınmadan önce masraflar epey artınca yeni bir koltuk takımı almak yerine kumaşları değiştirmeyi tercih ettim. Tepe Home'dan seçtim kumaşları. Bu seferde mutlaka koltukların bir kısmı kadife olacak diye tutturdum ve berjerler için Epengle'den kadife mürdüm rengini tercih ettim. Yukardaki resmi kardeşim buraya geldiğinde çekmişti; aslında aldığım foto kurs bilgilerine göre uygun bir foto değil ama makinemim şarjı bitik olduğu için şuan hem doldurmaya hem de foto çekmeye üşeniyorum affedin. İlerde daha güzel çekersem yayınlarım (sanırım). Neyse amacım size kendi koltuk maceramı uzun uzadıya anlatmak değil şu sıralar koltuk kumaşlarını değiştirmek isteyenlere yardımcı olabilmek.

Kumaş seçerken kulağınıza küpe olacak öneriler ise;
  1. Sıcak bir görünüm için şönil gibi dokulu kumaşlar tercih edilmelidir.
  2. Döşemelik kumaş seçerken; perde, halı ve diğer mobilya renkleriniz göz önüne alınmalıdır.

  3. Kanepelerde düz kumaşlar üzerine desenli yastıklar kullanabilirsiniz.

  4. Mekanı daha ferah göstermek istiyorsanız alçak kanepeler tercih etmelisiniz.

  5. Açık alanları kapatmamak için etekli kanepe yerine ayakları açıkta olan kanepe tercih edilmelidir.

  6. Çocuklu ya da evinde hayvan besleyenlerin desenli kumaşları tercih etmesi daha uygundur.

  7. Kumaş, deriye oranla daha yumuşak, sıcak ve davetkardır. Sıcak iklimde yaşayanlar için kumaş daha serin bir seçenek olacaktır. Kaliteli derinin ömrü 15 yıldır. Kumaş kaplı kanepelerde bu süre yarı yarıya azalır.

  8. Düz yapılı kumaşlar çabuk aşınır ve tozu gösterir. Bu kumaşlarda daha çok koton, moher, denim gibi alternatifler seçilmelidir. Dokulu kumaşlar ise kanepeye derinlik verir. Şönil, kadife, bukle en popüler seçeneklerdir.

4 Mart 2010 Perşembe

minimalist magazin


InStyle Home bu ayki sayısında Berna Laçin'in yeni evini görüntülemiş. Benim sevdiğim dergilerden biridir. Her sayısında bir sanatçının evini görüntülemesi hoşuma gidiyor. Daha önceki sayılardan birinde (Ayşe Arman'ın olduğu sayı) dergi ikinci baskı yapmıştı ki bizim gibi bir ülkede bir dekorasyon dergisinin ikinci baskı yapması hakikaten enteresan bir durumdu. Hülya Avşar, Sertap Erener, Gülben Ergen, Ceyda Düvenci, Ajda Pekkan aklıma gelen isimler. Ayşe Arman, Ceyda Düvenci ve Sertap Erener'in evleri benim çok hoşuma gitmişti. Ajda Pekkan'ın salonunda yer alan cam dresuar bana ilham verdi. Şimdi değil belki ama ilerde yaptırabilirim diye düşünüyorum. Bu ayda Berna Laçin'in yeni evi konu olmuş. Daha bir çok foto var, ben beğendiklerimden birkaçına yer verdim bir de etik olarak bütün fotolara yer vermek istemedim. (Hoş heryerde var ama olsun etik ben de kalsın!)

Evinin en beğendiğim bölümü. Açıkcası kendi evimde küçük WC'de keşke ben de şu lavabodan kullansaymışım diye düşünmedim değil. Çok şeker. Ayna harika; duvar kağıdı süper . Bayıldım.










2010 dan beklentileriniz

olsun istiyorum kendisine duyrulur. Gelmesine az bir zaman kaldı, kendisine çeki düzen versin; beni bu yıl önceliğine alsın diye önden listeyi gönderiyorum. Heeyy 2010 sana söylüyorum:

1. Fotoğrafçılık kursuna gidesim var; araştırıyorum.

2. Bol bol iyot kokusu alasım var; sık sık
kaçmak istiyorum.



3. Guzel yemekler yapmayı öğrenesim var; denemek lazım biliyorum.

4. Leyleği havada göresim var; gezmek istiyorum.



5. Antakya’yı göresim var; planlıyorum.

6. Anneciğimi göresim var ; özlüyorum.

7. Oyun Atölyesi'nde “Testosteron”u izleyesim var; merak ediyorum.



8. Barcelona’ya gidesim var; görmek istiyorum.

9. Konserlerin hepsine gidesim var; kankalara duyuruyorum.

10. İki-üç kilo veresim var;
zorlanmam sanıyorum.

1 Mart 2010 Pazartesi

bir haftasonu diliyorum

bir haftasonu diliyorum sana, bana, size, bize, hepimize...